KİMSE SİZİ ANLAYAMAZ , SİZDEN BAŞKA...
Cümleme nerden başlasam diye düşünürken yaklaşık 10 dakika geçmiş bile! Bu hafta sağlıkla ilgili haberlerim iyi olsa da psikolojik açıdan biraz düşük durumdayım. Bazen böyle hissetmek insani değil mi? Eğer hep mutlu olsaydık, mutluluk nedir bilmezdik zaten.
Beyin MR sonuçlarım temiz çıktı, sinüslerim de gayet iyiymiş. Başağrımın sebebi muhtemelen geçen hafta kaptığım grip virüsünden ötürüydü, beni epey yatağa bağladı H3N2!! Herkes dikkat etsin, sosyal ortamda çok öpüşmeyin herkesle! :) Bu öpüşme faslı da bize mahsus birşey :) MR sonuçlarım haricinde kan testlerimde gayet iyi çıktı, bazı değerler düşük ama çok önemli değil.
Biorezonans'a haftada iki gün gitmeye devam ediyorum, beni daha sakin ve huzurlu yapıyor, üstümde ki kötü enerjiyi alıyor adeta. İyileştiğimi hissediyorum. Ne kadar sevindirici !! Ayrıca vejeteryan oldum ,biorezonansa başladığımdan beri ve kendimle gurur duyuyorum. Zaten uzun zamandır et yemekten olabildiğince uzak tutuyordum kendimi ve özellikle Çin'de hayvanlara yapılan korkunç imha etme yöntemlerinden ve GDO lu etlerden sonra emin olun et yeme düşüncesi bile midemi bulandırıyor.
NEFRET ETMEMİZ İÇİN BİRÇOK SEBEP
Herkesin bu konuda bilinçlenmesini istiyorum. Fast Food restorant zincirlerinden yemek almayın. McDonalds ve özellikle Kentucky Fried Chicken gibi... Eğer et yemek istiyorsanız, iyi kalite restorantlarda biraz fazla hesap ödeyip öyle yiyin ya da evinizde kendiniz pişirin. 14-16 yaşlarında gençlerin bu tarz şeyleri tüketmemesi gerekiyor özellikle gelişim çağında, bol katkılı yiyecekler ileride birçok hastalığa sebep olacak, aile bireyleri bu konuda bilinçlensin. Bilinçli beslenen ve çocuklarını sağlıklı yedirip içiren birçok aile var ama belli bir kesim hala beslenme şekline dikkat etmiyor. Mac Donalds, Burger King yerine Mano Burger ya da Num Num gibi yerlere gidin , fast food severler. En azından orda ki etin içine uzun ömürlü olması için katkı maddesi konulmuyor. Bana sorarsanız hiç yemeyin ama , yemek isterseniz de biraz sesime kulak verin ! Yavaş yavaş diğer gdo lu besinlerden bahsedicem ama bu yazımda değil, çok korkutmak istemiyorum sizi. Birçok kişi biliyordur zaten! Bazen hatırlatmak gerekli ama! Birçok eve hala tüm gdo lu yiyecekler giriyor, BİLİYORUMMM!! :)
YEDİ ÖLÜMCÜL GÜNAH
Bugünkü konu başlığıma gelecek olursak , ilk başta bu yazımın sanırım blogumda ki en uzun yazı olacağını düşünüyorum. Çünkü biraz biriktirdim, biraz düşündüm, biraz da kendimle ilgilendim bu hafta. Evet sosyallik bundan bahsedicem anlayacağınız üzere. Bir kaç haftadır durgunum ve yanlızım, düşüncelerimle başbaşa kaldım. Kitap okuyorum ve film izliyorum sürekli. Rüyalarım gerçeklikle karışıyor. Kitapta okuduğum cümleler ve olay örgüleri , filmlerle karışıyor, sonra rüyalarıma dahil oluyor. Kafamda yoğun bir koşturmaca almış başını gidiyor. Biraz isteksizim, biraz umutsuzluk var. Bu hafta güzel bir iş teklifi geldi, fakat yeri Halkalı da olduğu için teklife hayır demek zorunda kaldım. Eğer sağlıklı olsaydım ve o kadar uzağa gidebilmek için enerjim olabilseydi, emin olun o teklife koşa koşa evet derdim. Bunları düşünmek beni üzüyor, hastalığın izleri hep hayatımda. Evet herşeyi olduğu gibi kabul etmek vardı hani? Unutmamalıyım biliyorum ama beni çaresizleştiriyor çoğu kez. Bu gibi negatif şeyleri de sizlerle paylaşabilirim değil mi?
Paylaşmamın bir sebebi var, beni de düşünmenizi istiyorum.Ben sizi hep düşünüyorum. Bazen kaybolduğumu hissediyorum, çevremdekiler yaşadıklarımı göz ardı edip benim nasıl olduğumu nasıl hissettiğimi sormuyorlar bile. Bu aralar dediğim gibi çok yanlızım. Arkadaşlarıma, erkek arkadaşıma, geçmişte ki herkese , aileme ve size sesleniyorum. Neler olup bittiğini bana sorun, bende size anlatayım...Geçmişte yaşadığım sevgili ilişkilerimde hep hayal kırıklığı yaşadım, bir çoğunda yukarıya yazdığım yedi günah vardı. Kibir, açgözlülük, şehvet düşkünlüğü, kıskançlık, oburluk, öfke ve tembellik. Ben onlara bakarken bu yazdığım yedi günahın tüm bedenlerini ele geçirmiş olduğunu gördüm, bahsettiğim şey tabiki hepsinin fazlaca onlarda olması. Hele bir tanesi yedisinin de hakkını veriyordu! Kendini nasıl kaptırmış hayata ama hayat gözünün önünden akıp geçiyor oysa ki, o görmüyor.
Neyse blah blah blah...
Asıl bahsetmek istediğim şey ise, kanseri defalarca yenince ya da bir kere bile yenseniz, size ayrı bir güç geliyor. Bu gücü gerçek anlamda çok büyük zorluklar geçirmiş kişiler anlayabilir. Diğer insanlar!! Malesef çok ama çok üzgünüm , çok farklı bir yerdeyiz.Ben size yardımcı olmaya çalışacağım. Beni dinleyin şimdi!
O dediğim güç, olayları çıplak gözle değerlendirmenizi sağlıyor, insanları özellikle. Onların sizin karşınızda ne kadar aciz varlıklar olduğunu görüyorsunuz, çünkü siz farklı bir yerdesiniz!! Gerçekten çok benciliz, bunu kabul edelim ilk başta. Ama bencilliğin boyutları da var değil mi? Ben hastayken hayatımda olan insanların birçoğu bana destek olmadı, olanlar üstüne alınmasın. Ben birçoğunun ruh haliyle cebelleştim, hele bir kişi bana , ben kanserim diye beni suçladı . "Sen kansersen, bende kanserli bir kızın erkek arkadaşıyım" dedi. Vayyy Be! İşin çok zor dostum senin, ohhh neyse ki kanser olan benim, hadi yırttık! Böyle insanlar var biliyorsunuz değil mi? Aramızda o insanlar, insan kılığına girmiş dolaşıyorlar. İsmiyle hitap ediyoruz, ruhu başka bir tür! Ne yazık ki bundan daha beter davranış şekilleriyle de karşılaştım bu süreçte, insanlar siz hastasınız diye, size ayrıca önem göstermiyor, bunu baştan söyleyim. Hatta sosyal ilişkiler daha da bunaltıcı hale gelebiliyor. O yüzden kimse sizden daha önemli değil, hastayken birde bunları görüp, yaşayınca işte bahsettiğim güce yaklaşmış oluyoruz! Ben gücümü buldum, artık beni kimse üzemiyor, üzmüyor da! O kötü insanlar artık hayatımda da yok, hiçbir zaman olmadılar da! Olmıyacaklar da!
Benden bu kadar!!
xoxo
Gözde B.
içindeki güçten kastım buydu. teksin tekilsin ama hiçbir zaman yalnız değilsin. dönemsel yalnızlıklar yalnızlık sayılmaz. ruhun bunaldığında seninle birlikte bunalan insanlar olduğunu, sen gülünce gülenlerin olduğunu bilince, bedenin yalnızlıkta olsa da ruhun yalnız kalmıyor. izlediğin filmlerin ve okuduğun kitaplar seni beslesin, büyütsün. ayrıca çok başka bir şey söyleyeceğim, geçen gün rutin kontrole gittiğim psikiyatristim söyledi. eskiden nisan mayısta başlayan bahar depresyonu artık şubata doğru başlıyormuş. çevremde çok insandan duyuyorum durgun olduklarını, buna ben de dahilim. ekşimiş suratımla dolanıyorum ortalıkta. ama ne güzel ki bu da geçici :) kansere gelince; ben daima iyi ve kötünün de konuşulması gerektiği, yok sayılmaması taraftarıyım. daima pozitif olamazsın sadece daima negatif olma, bu yeter. bahsi geçen işi kabul edememiş olabilirsin belki daha pek çok işi kabul edemeyeceksin ama hayatlarımız şartlarımız ve bize sunulan seçeneklerden ibaret. sen o işe gidemiyorsun çünkü hastalık geçirdin, nekahattesin; görünen bu. ama görünmeyen işe, o işin senin hakkında iyi olmadığı aslında. hiçbir şey nedensiz değil. hastalığı yok sayma ama onu bedenselleştirme de. hastalığın var diye değil, dinlenmen gerektiği için ve hatta aslında çok daha iyi bir iş yapacağın için oraya gidemedin. bu polyannacılık değil. baksana bi hayatına gelmiş geçmiş her şeyin bir nedeni olduğunu görmüyor musun?
YanıtlaSilseni seviyorum kuzu, sahiden hem de :)
Miden bulandığında panik yapacak noktada olmadığın için mutlu olmalısın.
YanıtlaSil