23 Aralık 2013 Pazartesi

İZOLE OLMAK ZORUNDA MIYIM?

                    
HASTALIĞIMI BEN KENDİM Mİ İSTEDİM? BEN Mİ HASTA ETTİM KENDİMİ?



Sinovial Sarkoma'ya ben mi teslim ettim kendimi? Bunu hep soruyorum. Ne kadar hasta etmiş olabilirim ki vücudumu?

Bir süre sonra çevrenizdekiler hastalığınıza bahaneler bulmaya başlıyor, şunları yapmıyorsun, dikkat etmiyorsun kendine.O yüzden hastalanıp duruyorsun. Onu yapma bunu yapma diye söyleniyorlar.O zaman içime bir ateş düşüyor, kalbim daha hızlı atmaya başlıyor, ellerim terliyor, başım dönüyor. Suçu kendim de aramaya başlıyorum. Ben hep yanlış mı yapıyorum? Sonra çevreme bakıyorum, çevremdeki gençlere... Hergün 2-3 litre içki içenden tutun, uyuşturucuyu günlük hayatının bir parçası haline getirmiş birçok kişiye. Ben onlar gibi yaşamak istemiyorum ama hasta psikolojisinde boyle karşılaştırmalar yapıyor insan istemsizce.
Bu virüs bir şekilde vücudum da ve bende elimden geleni yapmaya çalışıyorum. Beni suçlamayın yeter ki...
Yaşamak benim de hakkım ve eğer az bir zaman olsa da dilediğim gibi yaşamak istiyorum. Yeter ki suçlu yada suçsuz aramayın.



Cumartesi gecesi Moda'daydım. Heryeri ışıl ışıl süslemişlerdi Ali Usta Dondurmacı'sının önünde çektim bu fotoğrafı. Ağaçların üstü ışıklı fenerler ve plastik balonlarla bezeliydi. Yılbaşı yaklaşırken yeni bir senenin bana getirdiği mutluluk ayrı bir güzel oluyor, böyle özel günler benim içimde hep bir heyecan yaratır, bu durum küçüklüğümden beri böyledir. Doğum günlerimde de aynı şey geçerlidir. Bu kendime karşı yarattığım bir bahane, sebebi sadece mutlu hissetmek için ! :) İstanbul'da sokakta yürürken çoğu insanın gülümsemediğini görüyorum, insanlar birbirine somurtuyor, mutsuzlar. Genel olarak da, güne başladıklarına lanet ediyorlar, arabalar yayaların üstüne kırıyor direksiyonlarını, taksici kısa mesafe bindiniz diye gideceğiniz yere kadar size yol boyunca küfredip duruyor, yolda yürürken size hızla biri çarpıp geçiyor ve özür dilemiyor. Bunların hepsi yaşamaktan zevk almayan insan davranışları, oysa ki hayata güzel tarafından bakmaya çalışsalar, sakin ve dingin olsalar bunların hiçbiri olmayacak. Gittiğim birçok avrupa kentinde durum böyle değil ama, insanlar mutlu ve pozitif enerji yayıyorlar etrafa. Barcelona'da mesela. İşe giderken bisiklete biniyorlar, Barceloneta plajında evden getirdikleri sağlıklı yiyeceklerini yiyorlar , denize giriyorlar, gençler Macba çağdaş sanat müzesinin önünde kaykay kayıp estrella biralarını içip eğleniyorlar.Hepsinin tek bir ortak tarafı var, hayatı yaşamayı bilmek. Bunun sosyoekonomik durumla hiçbir alakası yok, oraya gittiğimde ekonomi Türkiye'den beşbeter durumdaydı inanın, hergün sokaklarda protestolar vardı ayrıca . Ama, insanlar ne olursa olsun yaşamak için mutlu olmayı tercih etmiş, bizde bunu yapmalıyız! Mutsuz olmak için bahaneler aradıkça mutsuz olmayı en başından kabul etmiş olursunuz! Gülümseyin yeni yıla girerken ilk hedefiniz bu olsun, ne olursa olsun MUTLU OLACAĞIM !!!