21 Nisan 2014 Pazartesi

HASTA OLMAK KENDİNİZİ BAZEN SUÇLU HİSSETTİRİR Mİ?




Eğer ki ciddi bir sağlıksal problemle yaşamak zorundaysanız bu sorunun cevabı, EVET!

Kanserin hayatıma girmesiyle birlikte çevremde gözlemlediğim ve insanlığın çoğu kez öldüğüne şait olmak zorunda kaldığım bir soru bu. Bu kadar kaba bir tabirle yazdığım içim özür dilerim ama yaşadığım deneyimler bana bunu öğretti inanın ki. Dışardan duyarlı gibi gözüken çoğu insanın aslında hayatına sokmak istemediği insan tipisiniz. ( Evet birçoğuna göre böylesiniz malesef ki ) Kara mizah yapıyorum ama gerçek bir tarafıda var .Yazdıklarıma belki inanamıyacaksınız ama izlediğiniz bir çok drama filminden daha çok etkileyecek ve şaşırtacak sizi:) 

Örnekleyeceğim hikayelerde, kimseyi yargılama gücüne sahip değilim, yineliyorum ki böyle insanlar aramızda mevcut.

2007 başlayan hastalık sürecim bugün itibariyle tam tamına 7 senesini doldurmuş. Bu kadar sene, hastalıktan dolayı yaşadığım tüm acılarla birlikte çevremde ki insanların psikolojilerini incelemekle geçti diyebilirim. İnsan olduğumuz için bencillik, kıskançlık, kin, nefret gibi duygulara sahibiz peki bu duygular olması gerektiğinden fazla olunca ne oluyor? Hemen farkedebiliyor musunuz? Karşınızdakilere hatalarını söyleyebiliyor musunuz? Onlarla doğru bir iletişim kurduğunuzdan emin misiniz? 

Size gerçeğe dayalı birkaç hikaye anlatacağım şimdi...

Birkaç zaman önce duyduğum bir dialog:

Mr.Nobody: Ben seninle ilgilenemem, senin gibi hastalığını önemseyemem. Benim için böyle bir yükü kaldırmak çok zor. İşsizim, parasızım hayatta baş etmem gereken bir sürü dert var, konu birde sen olunca malesef üzgünüm ben senin kadar iyi biri değilim.

Miss Love: Benim iyi olduğumu nerden çıkardın, beni ne kadar tanıyorsun ki bay çok bilmiş. Sanırım, kanser olduğum için beni suçluyorsun. İnsanlar ne zaman insan olmaktan vazgeçti? Ben zamanın gerisinde miyim acaba?

Mr.Nobody: Hayır tabiki, seni kanser olduğun için suçlamıyorum ama ben seninle ilgilenemem, yapamam sadece. Kendime zor bakıyorum, sana istediğini veremem.

Miss Love: Kimsenin bana bakmasına ihtiyacım yok ki! Bunu nerden çıkardın. Belki hastalık beyinden beyine aktarılan bir virüstür, nerden biliyorsun ki? Belki de iyi oldu seni hemen tanımak, küçücük bir tökezlemede pes ediyorsan, yaşamaktan çoktan vazgeçmişsindir. Benim için üzülme çünkü ben senin için endişeliyim ve üzgünüm. Taraflardan birinin üzgün olması gerekiyorsa o da benim. Egomu okşadın ve şu an inan ki çok iyi hissettim çünkü yaşamayı seviyorum. Kendimi tanıdığım ve sevdiğim için de çok şanslıyım bir o kadar. Ve son olarak da, ne istediğimi biliyorum, senin gibi insanların hayatımda olmaması gerektiğini...

Mr.Nobody: Ben aslında bunu demek istememiştim, sen hasta olduğun için değil, kendini kötü hissetmeni istemem.

Miss Love: Kim ben mi? ( Geniş bir gülümseme )



Başka bir hikayede, uzaktan. Birkaç şahıs öteye gidelim şimdi de:

Mrs.Trash: Hasta biriyle birlikte olmana çok şaşırdım doğrusu.

Mr.Someone: Niye ki?

Mrs.Trash: İnsanlar eşlerinden boşanıyor bu yüzden, kimse hasta biriyle birlikte olmaz ki. Sonrasını hiç düşünmüyor musun?

Mr.Someone: Beni tanıyamamışsın.


Geçmişten gelen başka bir monolog şeklindeki dialog:

Mr.Hate: İşimle ilgilenemiyorum, hiç birşey yapamıyorum. Konu hep sensin ve senin hastalığın. Ben kendime dair hiçbir şey yapamıyorum artık, yoruldum. Buna devam edemeyeceğim.

Miss Sick: Benim yüzümden mi tüm başarısızlığın?

Mr.Hate: Sen olmazsan hayatımda istediğim herşeyi yapabileceğim. Yanlız kalmam gerek anca bu şekilde olacak. 2 sene önce rockstar olabilirdim, artık yaşım geçti gitar bile çalamıyorum, yazı yazamıyorum. Sen hastaneden çıkınca sadece kendimle ilgileneceğim, üzgünüm.

Miss Sick: Peki..


Bencil miyiz? Evet benciliz fakat bu kadar mı? Sonrasını kim biliyor ki? Hayatımızdan o kadar eminsek eğer, neden mutsuzuz hala? 

Örnek olarak yazdığım dialoglar birkaç insan evlandına ait. Çok kere duydum çok kere işittim, belki şahsıma belki de başkasına aitlerdi. Herkesin kendi öncelikleri olduğunu bilmeme ve empati kurmama rağmen, karşıma çıkan çoğu kişiden bunu alamadım. Hastalığınızı sizden önce nedense bir başkası düşünüyor ve sizin rahatsızlığınız üzerinden kendini rahatlatmaya çalışıyor. Hastalık süresince ne kadar çekilmez olursanız olun, eğer biri size gerçekten değer veriyorsa bu tarz cümleleri emin olun ki işitmezsiniz. Bir insan aşırı derecede bencilse ondan uzak olun, çünkü aslında yaptığı bencilliğin zararını size mal etse de zararını bir süre sonra kendi farkedecek ve içsel yıkıma uğrayacaktır.

Benim ilkelerimden biri, hiçbir duygu uçlarda yaşamamak, bize öğretilende bu değil miydi zaten? Eğer kendinizde aşırı olan bir şeyler farkediyorsanız hemen harekete geçin ve onu normala döndürün. Nefret edilen biri olmak istemiyorsanız, bu dediğime kulak verin. Eğer bunu yapmazsanız, karşınızdakinin sizi suçlamasına izin vermiş olursunuz. 

Bahsettiğim konunun yanlış anlaşılmamısından ötürü şöyle bir uyarıda bulunacağım. Size kesinlikle normal normlarda biri olun demiyorum, o zaman sıradanlaşırsınız fakat duygularınızı sadece normal seviyede tutun. Yaptığınız tüm başarısız girişimlerin sebebi de budur zaten. Aşırı nefret duyarak yaptığınız bir işten mutlu ayrılmış olamazsınız, aşırı kıskançlık hissettiğiniz bir ilişki güzel bitmemiştir, aşırı ego gösterisi yaptığınız bir insanda iyi izlenim bırakmamışınızdır değil mi? İşte bahsettiğim tam da bu!

Yanlışlar yapın çünkü yanlışlar bizi doğruya götürür fakat bunu farkedin ve farkında olun. İnsan ilişkilerini basitleştiren yegane değer aşırılılıktır. Karşınızdakini anlama ve tanıma süreci bu kadar kolay olamaz ki! O zaman herkes aynı olurdu değil mi? Hiçbirşey için acelemiz yok, sakiniz, sakin olmalıyız. Eğer sakinliğimizi korumazsak evrendeki tüm negatiflikleri kendimize çekmiş oluruz. İlk olarak kendinizle barışık olun ve kendinizi sevin. Başkalarını sevmek ve anlamak sonraki aşama olmalı. Umarım açıklayıcı olmuşumdur. İyi haftalar!

Sevgiler,

Gözde Becerikli