19 Kasım 2014 Çarşamba

BİZİM SESSİZ KAYBOLUŞLARIMIZ


KAYBOLABİLİRİZ DEĞİL Mİ? BAZEN KEDERİNİZİN, BAZEN MUTLULUĞUNUZUN, BAZEN GÖZYAŞLARINIZIN, BAZEN DE HAYATIN TA KENDİSİNDE...



Herşeyin sonsuz olacağını düşünürsünüz, sonra sonsuzluğu anlamaya çabalarsınız, elde ettiklerinizin hep elinizin altında güvende olduğu hissine kapılırsınız. Bunun için size bir zaman dilimi veremeyeceğim, bu belki 1 sn sürer, belki de 1 hafta belki de 1 yıl. Sadece ve sadece kaybettiğiniz ana kadar. Peki niye kayıpların arkasından ağlarız, sızlarız.Bizi üzen kısmı eldeva demek mi, yoksa bir daha aynı şekilde hissedememek mi? Kaybettiğiniz an mı kafanıza dank eder, değerlenir öylece? Neden böyle oluyor? Ne çok soru var değil mi? Aslında hergün birşeylere elveda derken... Bir öpücüğe, bir arkadaşa, bir kediye, bir elbiseye, bir güne, bir anneye, bir kardeşe, bir aşka...

Doğum anımızdan beri bize hiçbir şeyin sonsuz olmadığı öğretilmişti ya, şimdi size bunu hatırlatıyorum. Sonsuzluk aslında kafamızda ki o süregelen kavram değil. Sonsuz şeyler aksine anlık yaşanır, içinizin ürperipte düşünmediğiniz anlarda hatta. O sizin sonsuzluğunuz olur bir anda. Eğer ki düşünmeyip, sadece hissedersiniz ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız. Hadi şimdi korkularımızı bir kenara atalım, başınıza kötü bir şey geldi diyelim, neden hemen içimize kapanıyoruz. Neden bir anda bahçedeki pembe gülleri, petunyaları yada o yemyeşil ağaçları, size gülümseyen tatlı bir kız çocuğunu, masum masum iri gözlerle size bakan bir kediyi arkamızda bırakıyoruz? Gerçek şu ki onları biz yanlızlaştırıp, ötekileştiriyoruz. Aslında tüm güzellikler hala çevremizde varlar.

Bunları kaybetmeye değer mi? Umutsuzluklarımız hayatımızı ele geçirmesin, bunu mutlu olduğunuz anlarda çok iyi algılayamazsınız malesef ki, biliyorum. Ne zaman gülümseyerek bakmaya başladığınız da hayatta size tüm o güzel şeylerini tekrar sunmaya başlar. Aksini iddia etmeyin, hergün gülümseyin yeter ki, her ne olursa güzel şeyleri hepimiz hakediyoruz.Peki kayboluşlarımız, kendimizden kaçışımız. Ne kadar manasız oysa ki. Ama bizim sessiz kayboluşlarımız, bizim sessiz melankolilerimiz aslında.

Son olarak söyleyeceğim bir şey daha var, ben gülümsemeye devam edersem, o güzellikler beni de bulacak mı acaba?


Sevgiler,
Gözde Becerikli